İnsan hayatı boyunca hiç düşünmeden hoşnutluk hissetmediği şeylerden kurtulmaya çalışır. Aslında bunlar mutluluktan kaçış yollarıdır. İnsan mutsuz olduğunda hoşnutluk hissetmek için çikolata, yemek, kahve, alkol, uyuşturucu, televizyon, etkinlik, yürüyüş, film, spor, arkadaş, seks, restoran, bar, disko, gece kulübü vs. Peşinde koşturur. Ama nafile, mutsuzluktan kaçamaz çünkü o her yerde onunladır.
İnsan hoşnutluk duymadığı bir şey olduğunda onu reddetmek için acele etmemelidir. Zira kişi hoşuna gitmeyeni reddederek kendinden kaçmış olur. Sadece hoşnutluk hissetmediği şeyden neden hoşnut olmadığını, derinlemesine incelemelidir. Zira sorunun ne olduğunu ve nereden kaynaklandığını anlamak gerekir. Nahoş gerçek her yönüyle incelenirse, ona her açıdan bakılırsa, onun her boyutu araştırılırsa
Mucize gerçekleşir. Peki, nedir o mucize? Nahoş gerçek hoş görünmeye başlar ve hoşnutluk duyulur. Zira insan hoşnut olmadığı şeyin etrafında ne kadar çok dolaşırsa ondan o kadar hoşlanır.
Gerçek şu ki dıştan gelen hoşnutluğun yani dünyasal mutluluğun temelinde içten gelen varoluşsal mutluluk vardır. Nefes insanın hayatıdır. İnsan nefesine yoğunlaşarak mutlu hisseder çünkü beyindeki mutlulukla ilgili bölümler aktive olur. Bu gerçek, bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca birey bunu sürekli yaparsa beyin fonksiyonları düzenlenmeye, beyin değişmeye ve beynin ön lobunda yer alan mutluluk bölümü gelişmeye başlar. Böylece birey nefesine odaklanarak, hayatını geri kazanabilir, hoşnutluk
Peşinde koşturan negatif zihnini pozitif içerikle doldurabilir, yani geçici hoşnutluk hissinden kalıcı mutluluğa geçiş yapar.”